8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

FEMİNİZMİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİNE DİKKAT ÇEKİYORUZ!

Değerli Halkımız, Saygıdeğer Basın Mensupları

8 Mart Dünya (Emekçi) Kadınlar Günü’nün tarihsel kökeni, 8 Mart 1857’de ABD’nin New York şehrinde meydana gelen olaylarda çoğu kadın 129 işçinin ölmesine dayandırılmaktadır. Yaygın söylemin aksine bazı tarihçiler 8 Mart’ta yaşanan olayların; kadın hareketini sosyalist kökenlerinden koparmak ve burjuva feminizminin önünü açmak amacıyla 1950’lerde üretildiğini belirtmektedir. 

Kapitalist sömürgecilere karşı mücadeleyi ifade eden 8 Mart tarihi; “emekçi” kavramının paranteze alındığı daha sonraları ise çıkarılıp “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlandığı bir noktaya evrilmiştir. Bugün “toplumsal cinsiyet” kavramının merkezileştiği feminist hareketler, kadınlarla birlikte erkekleri de sömüren sermaye sınıfı tarafından desteklenir hale gelmiştir.

Neo-liberal kapitalist kültürün sirayet etmesiyle “emekçi” kavramını bünyesinden atan kadın hareketinin, kadının varlığının tartışmaya açıldığı bir noktaya getirilmiş olması ibret vericidir. Feminizmin varlık sebebi olan kadın kategorisi “kesişimsel feminizm”, “trans feminizm”, “queer feminizm” gibi tanımlamalar adı altında kadının biyolojik varlığını reddetmekte; bunu savunan kadınları ise TERF (Trans Exclusionary Radical Feminists – Transları Dışlayan Radikal Feministler) olarak damgalamaktadır. Feminizm; adının kaldığı ama varlık sebebinin tasfiye edilmeye başlandığı bir hareket halini almıştır.

Öte taraftan akademik ve ekonomik güç merkezleri kadının biyolojik varlığını savunan feministleri dışlarken, trans feminizmin önünü açmakta, bu hareketin söylemini normlaştırmaktadır. ABD Başkanı Biden’ın yönetimdeki ilk yılında aldığı kararlar trans feminizmin “makbul feminizm” olarak tüm dünyaya pazarlandığına/pazarlanacağına işaret etmektedir. Nitekim birkaç ay önce Sussex Üniversitesi’nde görev yapan öncü feministlerden Kathleen Stock “Biyolojik cinsiyet vardır” dediği için LGBTQ+ hareket tarafından istifaya zorlanmış; bu duruma uluslararası kadın örgütlerinden neredeyse hiçbir tepki gelmemiştir.

Bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hazırlıkları, kadın hareketi içinden kadınları hedef alan hayli sert ve aşağılayıcı söylemlerin gölgesinde yapılmaktadır. Geçtiğimiz birkaç yılda olduğu gibi, biyolojik cinsiyeti savunan kadınlar “ayrımcı” oldukları gerekçesiyle eylem alanlarına alınmak istenmemektedir.  Sosyal medyada dönen tartışmalarda kadın kimliği “trans feminizm” adına her türlü aşağılamaya ve hakarete maruz kalmaktadır.

Değerli Halkımız

Feminist hareketin evrildiği noktaya bir kere daha dikkatinizi çekmek istiyoruz:

Feminizm, günümüzde LGBTQ+ hareketinin hegemonik söylemine boyun eğmeye çağrılmakta; buna rıza göstermeyen feministler ise kadının biyolojik gerçekliğine vurgu yaptığı için “şiddet” ve “ayrımcılık”la suçlanıp ıskartaya çıkarılmaktadır.

Artık kadın cinsiyeti tanımlanamaz olmuş; kadınlık “beyanla” transfer olunabilen ya da vazgeçilebilen; herkesin dilediğince anlam yükleyebileceği soyut bir kavrama dönüşmüştür. Akademik literatür, politik söylem ve hukuki mevzuatta “sex” (biyolojik cinsiyet) kavramı kullanımdan kaldırılıp yerine “gender” (toplumsal cinsiyet) kavramı geçirilmeye çalışılmaktadır. İngiltere’de 2004 yılında çıkarılan Cinsiyeti Tanıma Yasası’nın (Gender Recognition Act) genişletilmesiyle kişinin “beyanla” cinsiyet değiştirmesine olanak tanıyan “Self ID” (Self Identity) kavramının kullanıma girmesi gelinen noktayı özetlemektedir. Buna göre her hangi bir kişi medikal bir gerekçelendirme ya da medikal operasyon zorunluluğu olmadan “hissettiği” cinsiyete geçiş yapabilmektedir. Böylelikle kişi geçtiği cinsiyetin tuvalet, banyo gibi özel alanlarını kullanabilmekte; geçtiği cinsiyetin kategorisindeki sportif müsabakalara katılabilmektedir. “Self ID” ideolojisini benimseyen trans-feminizm, dikkat çektiğimiz gibi, ana akım söylem tarafından kabul görmekte, buna itiraz edilmesine ise izin vermemektedir. Bütün bunlar olurken, Türkiye ve Dünyadaki feminist kurumlardan neredeyse hiç ses çıkmaması da dikkat çekicidir. Nitekim geçen sene  “W Kuşağı” isimli bir sosyal medya hesabından Filmmor’a yapılan suçlamalar neticesinde  bu kurum kendini feshettiğini açıklamak zorunda kalmış ama Türkiye’deki feminist kurumlardan bir destek görmemiştir.

İstanbul Sözleşmesi’nin 4. Maddesinde geçen “gender identity” kavramı sözünü ettiğimiz Self ID ideolojisine hukuki dayanak oluşturmaktadır. İstanbul Sözleşmesi fesh edilmiş olsa da, ülkemizde AB fonlarıyla desteklenen kimi yapılanmalar “akademi”, “eğitim” ve “kültür-sanat” mecralarında “toplumsal cinsiyet kimliği” söylemini meşrulaştırıcı çabalarına devam etmektedir.

Derneğimiz yıllardır kadın varlığının “toplumsal cinsiyet” (gender) ve “toplumsal cinsiyet kimliği” (gender identity) kavramlarını merkezileştiren uluslararası kurumlar tarafından araçsallaştırıldığını ifade etmektedir. Sözünü ettiğimiz tablo Aile Akademisi Derneği’nin bu tespitini artık görünür hale getirmiştir.

Kuşkusuz bu yıl da 8 Mart, “Kadınlar Günü” adıyla kutlanacaktır. Ancak bir zamanlar “emekçi” kavramının bu günün isminden atılıp, unutulması gibi “kadın” kavramı da aynı akıbete maruz kalacak gibi görünmektedir. Kadın sözcük olarak kalsa bile, bir süre sonra bu günü kutlayanlar kadın kavramından klasik feminizmin anladığını anlamayacaktır.

Değerli Halkımız, Saygıdeğer Basın Mensupları

Aile Akademisi Derneği olarak, “kadın hareketi” içindeki bu dönüşüme ve “toplumsal cinsiyet kimliği” ideolojisinin ülkemizde zemin kazanmaya yönelik attığı adımlara dikkatinizi çekiyoruz. Kuşkusuz İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesi önemli bir adım olmakla birlikte, bu sözleşmenin temel aldığı kavramsal yapıyı ülkemize ve dünya halklarına dayatan hegemonik merkezler daha güçlü dayatmalara hazırlanmaktadır.

Cinsiyete yönelik yapılan bu ontolojik müdahale hakkında feminist hareketi düşünmeye ve özeleştiri yapmaya; toplumun bütün katmanlarını ise duyarlı ve dirençli olmaya çağırıyoruz.

Kamuoyuna saygılarımızla.

AİLE AKADEMİSİ DERNEĞİ

1 thought on “8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

  1. Allah razı olsun, siz elinizden geleni yapıyorsunuz ve bizi de bilinçlendiriyorsunuz.
    Çok teşekkür ederiz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir